• Borsada Önden Koşanlar

    Biz borsa oyunu yapmadık. Biz kazanırken yatırımcı da bizimle kazansın istedik. Krizler olmasaydı en doğru yol bizimkiydi. Nitekim 3 bin liraya piyasaya çıkan kağıt bugün 4 milyona gelmiş. Yani hesap etseniz, ne gayrimenkul, ne şu, ne bu, hiçbiri yanına yaklaşamaz borsadaki çıkışın.

    Borsamız batı muadillerine göre oldukça genç ve deneyimsiz. Bu da kaynak sayısının azlığına sebep oluyor. Kitap, borsanın 25'inci yılında (2010) 25 kişiyle mülakat şeklinde kaleme alınarak aslında bu alanda çok büyük bir eksikliği kapatıyor. Aralarında aracı kurum çalışanları, İMKB Başkanı, duayen borsacıların olduğu bu kitap soru-cevap anlayışını benimsediği için okunabilirlik adına kişilerin verdiği cevapların en önemli kısımlarını çıkarmaya çalıştım. Çıkardığım kısımlar tek bir sorunun cevabı olmayıp, muhtelif cevapların birleşimi olduğundan ötürü soruları yazmayı doğru bulmadım. Genel olarak piyasanın ilk yıllarında büyük montanlı işlem yapan kişilerin yatırım stratejilerini ve nelere dikkat ettiğini ortaya çıkarmaya çalıştım. Aralarda ilginç anılar, anekdotlar da var. Kitabı mutlaka herkese öneriyorum. Kaynak kıtlığımız göze alındığında, bu kitap kaçırılmamalı. Umarım beğenirsiniz, herkese iyi okumalar.


    Seans izleyen insanlar


    Dündar Altay (Altay Menkul Değerler Kurucusu)

    Biz borsa oyunu yapmadık. Biz kazanırken yatırımcı da bizimle kazansın istedik. Krizler olmasaydı en doğru yol bizimkiydi. Nitekim 3 bin liraya piyasaya çıkan kağıt bugün 4 milyona gelmiş. Yani hesap etseniz, ne gayrimenkul, ne şu, ne bu, hiçbiri yanına yaklaşamaz borsadaki çıkışın. Ama bu, beklersen, beklemesini bilirsen, sabredebilirsen böyle. Alıp satanlar, beklemeyip satanlar, bakın şimdi neredeler, ortalıkta görüyor musunuz? Ben borsada hep iyimser oldum. Zaten hayatta da iyimserim. Benim hayatımda çok zikzaklar oldu ve hepsinde iyimserdim. İyimserliğim yüzünden çok kazandım ama çok da kaybettim. 1950'li yıllarda Van’da manifaturacılık yaparak ticaret hayatına girdiğimden beri hep iyimserim.
    Temel analiz benim için çok önemli. Evvela sermayesi ve kârı nedir diye bakarım. Piyasa değerini aynı sektördeki diğer şirketlerle karşılaştırırım. Bu karşılaştırmadan ucuz çıkan hisse senedine işaret koyarım. Ancak alım yapmam için, sahibini tanımam, borsa konusundaki tutumunu öğrenmem gerekir. Eğer borsada işlem yapmıyorsa, o hisseyi almaya karar veririm. Tahtada çizmeye başladığımda kimseyi dinlediğim yok. Orada tutmayın beni. Hisseyi alır, değerlenmesini beklerim. Bir hanım kızımız vardı, benim yanımda 6 ay kadar çalıştı. O vakit 5–6 kişi seansa giderlerdi. Yanımda oturuyor, tanıdığı biri geldi, “Hiç olmazsa Dündar Bey’den borsada bir şeyler öğrendin mi?” diye sordu. Hanım kızımız, “Evet, öğrendim. Yalnız almasını öğrendim. Satmaya sıra gelmedi, öğrenemedim. Satsa onu da öğrenirdim” dedi. Bizim borsadaki durumumuz işte tam böyleydi.

    Nasrullah Ayan (Turkinvest Kurucusu)

    Bir şirketin piyasa değeri 50 milyon dolarsa, 60 milyon dolara pahalı değildir. 40 milyon dolara da ucuz değildir. Yatırım yapmanız için o şirketin en azından 100 milyon, 200 milyon veya 500 milyon dolarlık olduğuna inanmalısınız. O zaman alış fiyatınızın girerken bir önemi kalmaz. Tabii çılgınca alın demem ama 50 milyona almakla 60 milyona almak arasında çok fark olmaz. Çünkü Türkiye’deki gibi düşük komisyonlar dünyada çok fazla ülkede yoktur. İsviçre’de hisse senedi komisyonu %2'nin üzerindedir. %2 alırken %2 satarken. Onun için adam 10 dolarlık bir banka hissesi alırken o bankanın 30 dolar olmayacağına inanmıyorsa zaten almaz. Ancak Türkiye’de 1 günlük, 2 günlük, 5 günlük yatırımlar olur. Orada yatırımları insanlar en az birkaç yıllık yaparlar. Temettü diye bir gelirleri vardır, vermeyen şirketi hemen satarlar. Türkiye’de gerçekten bir borsa yaratmak istiyorlarsa temettü dağıtmak zorundalar. Şimdi ben bugün devletin bir kademesinde olsam mevcut şirketlerin içinde 50 tanesinin yönetim kurulu başkanlarını hapse atardım. Ayıp olmasın diye 100 demiyorum. Şirketlerden borsayı yeni bir gelir kaynağı olarak kullananlar var. Adam hisse senedini 50 kuruşa düşürüyor. Oradan alıyor, 3 tane haber gönderiyor…. 1,5 lira yapıyor, oradan satıyor. Hem yıllık gelirini kazanıyor, hem de milletin elinde patlıyor. Bir sonraki sene kağıt yine 50 kuruş. Yine 1,5 lira, emme basma tulumba gibi.

    Şunu her zaman isterim; 10 milyon vatandaşımızda hisse senedi olsun, o zaman bu ülkede askeri darbe konuşulamaz. Askeri darbe eğer bir sabah senin cebine %50 zarar vuracaksa 10 milyon kişi direnir. Demokrasiyi yerleştireceksiniz, borsalar kumarhane değildir, borsalar demokrasinin oluştuğu yerdir. Şimdi Bill Gates’in Microsoft’ta ne kadar hissesi var, %17. %83'ü dışarıda, Bill Gates’tan daha iyisini buldukları gün bir gecede değiştirirler. Halka açılma budur. Siz Koç ailesinin şirketlerini borsada ele geçirebilir misiniz?

    Mehmet Bayrak (Çarşı Menkul Değerler Kurucusu)

    Size bir anımı anlatayım. 1988'de bankadayken Irak ile yine bir kriz olmuştu. Hüsnü İldeşer mali bölümün müdürü. Hisse senedine yatırım yapardı, gerçek bir yatırımcıydı. Bir hisse senedini alır, bir yıl bekler, ne zaman ki gerçek değerine ulaşır, onu satar, daha düşük fiyattan iyi bir senedi alırdı. Çok iyi hatırlıyorum, Hüsnü Bey de hesap uzmanı, babamın tanıdığı. Baktım kriz çıktı, koşarak yanına gittim, “Sizde Arçelik hisseleri var niye satmıyorsunuz?” dedim. Hiç unutmam, “Mehmet’ciğim hiç merak etme, Arçelik orada duruyor mu, duruyor. Arçelik’e hiçbir şey olmaz. Nasıl olsa bu çalkantı geçer. Arçelik yine eski seviyesine çıkar” dedi. F/K rasyosuna dikkat ederdi, bir de öz sermaye kârlılığına. “Yalnızca bu mu?” diye sormuştum Hüsnü Bey’e. “Bir de üçüncüsü var; şirketin sahibine dikkat et demişti. Gerçekten doğru olan oydu, üç rasyo.

    Yeni gelen yatırımcılara ben şunu derdim: Bakın siz toprak aldığınızda buranın belediyesine her gün telefon açıp fiyatı çıktı mı, düştü mü diye sorar mısınız? Bir kriz döneminde muhtemelen likidite olmadığından oranın değeri de düşüyordur. Herkes nakitte olup, kulaklardan para fışkırdığında doğaldır ki talep yükseliyordur. Siz de iyi hisse senedini alıp böyle yapın, uzun süre taşıyın, hiç zarar etmezsiniz. Kurulduğundan beri borsa borsa endeksine bakın, bu kadar kazandıran başka bir yer var mı? Borsaya doğru dürüst bilgilenerek giren ve iyi firmalara yatırım yapanın uzun vadede zarar etmesi bence mümkün değil.
    Tahtalar


    Adnan Cezairli (Aracı Kurum Kurucusu)

    Her kriz, yeni bir krize girmemek için iyi bir tecrübe oluyor. “Bundan sonra asla yapmayacağım” diyorsunuz, ama insan hep aynı şeyi tekrar yapar. “Hisse senedine artık 2–3 sene vadeyle yatırım yapacağım, %15'i görünce satacağım” diyorsunuz. %20 yükseliyor; daha fazla yükselir diyorsunuz. Burası borsa, hep daha fazla kazanmak istersiniz. Düştü, buradan döner diyorsunuz, bir daha düşüyor, daha aşağısı yok diyorsunuz, bir daha düşüyor, dolayısıyla bu insan doğası. Yurt dışı yatırımcılarla konuşmaya gitmiştik. Akbank’a yatırım yapmak istiyorlardı. İlk önce Atıf’a sordular; “Siz nasıl bir yatırımcısınız?” Atıf, “Ben uzun vadeli yatırımcıyım, bir haftada satarım dedi. Sonra “Siz bu hisseleri ne kadar süre için almak istiyorsunuz?” dedi. Adam “for the life time” dedi. Bir yanda haftalık, bir yanda ömürlük hisse senedi almak isteyen yatırımcı zihniyeti. 1997'de Zekeriyaköy’e taşınmıştık, yeni yeni insanlarla tanışıyorduk, tabii ki borsa konuşuluyordu. Neye yatırım yapalım diye sormuşlardı. Ben onlara Doğan Holding alın demiştim. 300 milyon Dolar piyasa değeri vardı. Tahminim 2000 yılında 2 milyar dolar olacağı ve 3 senede Dolar bazında %700 kazandıracağıydı. 2000 yılında 3 milyar Doları da geçti. Satmayan bile oldu. İnsan hep daha fazlasını istiyor.

    Aydın Çakmakkaya (Aracı Kurum Yöneticisi)

    Bizim tek yatırım stratejimiz temel analizdir. Başka hiçbir şeye bakmayız. bir de konjonktürü iyi takip etmeye çalışırız. Yani dünyada ne oluyor, yarın bu ülkede, siyasette ne olur gibi. En önemli şey F/K’dır. Şirket bir müddet sonra sana temettü olarak vereceği rakamdır. Bir de şirketin defter değerine, öz sermayesine bakacaksınız. Ben bu işe emek vermeyi çok sevdim. Akşam bülten çıkmadan ofisten ayrılmıyordum. Bir takım arkadaşlar seans biter, ayrılırlar, ne bileyim Bebek’te viski içmeye giderlerdi. Biz ayrılmazdık, bülteni alır oturur akşamdan değerlendirirdik. Genel kurullara da gittik. Mesela EGS Dış Ticaret’e iki defa gittim. Yani 2 yıl malı taşıdım. Çok enteresan bir şey gördüm İzmir’de. Birinci genel kurulda her şey çok güzel, ders konusu, tez konusu olmuş, güzel bir şirketleşme var. İkinci genel kurulda divan başkanının konuşması midemi bulandırdı, “Rüzgarı arkamıza taktık, gidiyoruz” diyor. Yani “rüzgardan bile hızlı büyüyoruz” manasında. “Bunlar sağduyuyu yitirmişler. Bu kadar büyüyeceğinize şu şirketi daha derli toplu hale getirseniz, ana işiniz dış ticaret ise bu konuda yoğunlaşsanız” diye düşündüm. Hemen telefon açtım, “Bütün malı satın” dedim. Biz satarken o rüzgar, o konuşmalar etkisini gösteriyordu, alım vardı.

    Bir akşam televizyonu açtım. Ekonomi programı bile değildi. Kemal Gencer Bağfaş’ı anlatıyor: “Sülfrikasit tesisimizi bitirdik, kendi elektriğimizi üretiyoruz. Bundan sonra kârlılığımız çok iyi olacak” diyordu. Hemen ertesi gün çıkarttık döktük, neymiş şirketin durumu. Sülfrikasit şirketin temel giderlerinden biriymiş. Tabii, kârımızı yazdık.

    Ahmet Dedehayır (Aracı Kurum Yöneticisi)

    Ben sadece iki şeye bakarak yatırım stratejisi oluştururum. Birincisi, borsanın trendi. İkincisi, kağıtların temel analizi. Bunlar dışında hiçbir şeye bakmam. Katiyen teknik analize inanmam, onu söyleyeyim. Hiçbir şekilde inanmam. Rahmet bir borsacının lafını söyleyeyim bununla ilgili. “Sen bana ver bakayım parayı limitsiz, ben teknik analiz mi bırakırım onlara” Teknik analize bakarak hiçbir yatırım kararı vermem. Tamamen makro, ben makro bakıyorum olaya. Makro görüş orta ve uzun vadede mutlaka kazandırır. Onun dışındaki hiçbir şeye katiyen prim vermem. Teknik analiz veya fısıltı tarzındaki şeylere inanmam. Ben şirketin kârlılığına, temettü verimliliğine, dönemsel projeksiyonlarına bakarım. Bir de tabii, birleşme ve satın almalar önemli, buna dikkat etmek lazım. Ama kulaktan dolma değil.

    1997 ilkbaharında, güneşli bir pazar akşamüstü Dündar Bey’le (Altay) Bebek Otel’in terasında oturup bir şeyler içiyoruz. Tabii her zamanki gibi borsadan bahsediyoruz. Aynı zamanda radyo önümüzde açık, o gün yapılacak kritik bir siyasi görüşme sonucunu heyecanla takip ediyoruz. Sürekli bir benim bir Dündar Bey’in cep telefonu çalıyor. Halbuki bizim dışımızdaki herkes çok neşeli ve keyifli. Kimsenin hiçbir şey umrunda değil. Bir müddet sonra, Dündar Bey’in bana dönüp şöyle dediğini hatırlıyorum: “İşte Ahmet’ciğim, borsa virüsü böyle tuhaf bir şey. İnsanın içine bir girdi mi ölene kadar çıkmaz. Şu etrafındaki insanlara dön bir bak; bu güzel günün tadını ne kadar iyi çıkarıyorlar. İkimiz dışında kimsenin hiçbir şey umurunda değil. Bize deli diyorlardır herhalde. Haksız da değiller.”
    İMKB (2000'ler)


    Müslüm Demirbilek (Hesap Uzmanı, İMKB YK Üyesi)

    Ben kurumsal yapılara ve risk yönetimine ilişkin noktalara odaklanıyorum. Sürekli kriz sürecine inanıyorum. Yani kapitalist ekonominin krizlerinin gittikçe artacağına, hatta onu tehdit edecek boyuta ulaşacağına inanıyorum. Bunun için her zaman kriz varmış gibi yatırım yapıyorum. Bunun getirdiği artılar var. Uzun vadede bir ölçümleme yaptığınızda siz bu işten kârlı çıkıyorsunuz. Kısa vadede ise maalesef daha düşük getiri elde etmiş gibi gözükebilirsiniz. Muhafazakar portföy yönetimini destekliyorum. Yani riski dağıtmaya yönelik, risk yönetimine önem veren, uzun vadede faiz ve kur riski almayan, fonlarının belli bölümünü mutlaka hisse senedine ayıran, ama bunu çok seçici yapan bir stratejiyi benimsiyorum. Temel analize çok önem veriyorum. Ama temel analize önem verirken şirketle ilgili haberlere, piyasa haberlerine, kulis haberlerine kayıtsız kalmıyorum, takip ediyorum. Bilgi, tüyoyu elimine eder. Temel ve teknik analiz birlikte gider. Temel analize göre uzun vadeli yatırımlarınızı yaparsınız, ama teknik noktalarına, kırılma ve trend değişim noktalarına da dikkat edersiniz.

    Bedii Ensari (Marbaş Menkul Değerler Kurucusu)

    Bize hocalarımız ekonomi okuttu. Ayrıca bir sürü fabrikanın başoında bulundum; fabrikacılığım var, ticaretim var. Yumurtalarımın hepsini asla aynı sepete koymam, bir. İki, kötü günler için mutlaka rezervim vardır. Eğer bir yatırımcının rezervi yoksa batar. Bir klasik kural vardır ekonomide; şirketleri zararlar değil cash flow’lar batırır. Nakit akışınızı ayarlamazsınız batarsınız; bir sene, iki sene, beş sene zarar etseniz bile batmayabilirsiniz. Onun için yatırımcılara daima alternatifiniz olsun derim.

    Benim her zaman hazır bir seçeneğim vardır, doktor ararken bile vardır. Özellikle ekonomide, ticarette bu çok önemli. Türkiye enerjide dışarıya çok bağımlı. Bu işi bilen uzmanlar ne diyor; aman alternatifler olsun, Rusya yetmez İran olsun, İran yetmez Irak olsun. Yatırım yaparken gücüm kadar yaparım. Alacağım kredinin dönebilirliğini düşünmem lazım. Ayrıca her zaman ihtiyatımın olması lazım. Silahlı Kuvvetler’ de de öyledir. İhtiyatını düşünmeyen bir ordu komutanını atarlar.

    Sadık “Eratik (İş İnsanı)

    Borsada öğrendiğim şu: Tüyo almak, vermek yok. İnceliyorum bilançoyu, kazancına bakıyorum, kazandıklarını azınlık hisselerine, halka veriyor mu? Her sene yapıyor mu? Yapmıyorsa, kendinde kalsın diyorum. Hep temel analizle yol aldım. 1–2 tüyodan zevk almadığım için tüyo değerlendirmez oldum.

    Geçmişte Koç olsun Sabancı olsun çok kazanç sağladılar. Bu kazançları, ufak yatırımcıların yatırılan paraları oluşturdu. Mesela Akbank’ı, Sabancı çok ucuz bir fiyata satın aldı, sonra getirdi 2.10'dan halka arz etti. Halbuki aldığı rakam 1'in altındaydı. Bunun %30–35'ini halka sattı. Böyle olunca Akbank’ın varlığı kendisine sıfır maliyetle intikal etti demektir.

    Cengiz Evgin (Aracı Kurum Yöneticisi)

    Ben öyle alıp beklemezdim, yatırımcı değildim, trade ederdim. Bir hisse senedini alayım, o hisse senedini saklayayım, ilgili gelişmeleri bekleyeyim, yükselsin ya da bir arz yaratayım diye düşünmezdim. Ben al-sat’cıydım. Zarar ederken boşver burada kolumu keseyim, bu benim bütün vücudumu sarmasın diyorsunuz. Bir takma ismim vardı, İsmail Kartal diye. Her gün şirketleri arardım; ben avukat İsmail Kartal, Almanya'dan geldim, orada çalışıyorum, sizin hissedarınızım, senede 15 gün gelebiliyorum, kaçırdığım sermaye artırımı var mı, yapmayı planladığınız bir artırım var mı? Onlar da bülbül gibi okurlardı. İsmail Kartal bunları öğrenir, sonra da kendine göre değerlendirirdi. Normal olarak aradığınızda inside information’a girer diye bilgi vermezlerdi, Almanya’da çalışıyorum, gurbetçiyim deyince acırlardı herhalde, bir güzel anlatırlardı. Hatta bir sene sonra aradıklarım; Oo İsmail Bey hoş geldiniz, derlerdi.

    Borsayı suya yazı yazmaya benzetmiyorum. Orada bir kıymet var, bir varlık var; gitmesem de görmesem de bir fabrikanın hissedarıyım. Onun bugünden yarına yok olması diye bir şey söz konusu değil. Zarar edemez mi, kötü yönetilemez mi, batamaz mı bunların hepsi var, biliyoruz. Değerler var. Hele de bilimsel ve bilinçli yapıyorsanız, o varlıkların bir karşılığı var.
    Karaköy binası


    Erol Göker (Global Menkul Değerler Kurucusu)

    “Ne zaman hisse senedine yatırım yapmak lazım?” sorusuna Mark Mobius “Paran olduğu zaman” der. Her zaman yapacaksın, çünkü hisse senedi piyasaları diğer alternatif piyasalara göre son 200 yıldır hep daha iyi kazandırmış. Onun için biz hisse senetlerine hep inanmışızdır. Uzun vadeli bakarsan her zaman para kazanılır bu işten. Ama ne zaman ki alır, satar, işi piyangoya döndürmeye başlarsın, o zaman para kaybedersin. Hisse senetlerini seçeceksin. Doğru sektör seçeceksin, bakacaksın kim sahipleri, iyi yönetiliyor mu? Ondan sonra da izleyeceksin tabii, arada her şey değişebilir. Değişirse satarsın. Ama değişmediği sürece ondan nemalanmaya devam edersin. Zırt pırt hisse senedi değiştirmeyeceksin, piyasadaki her lafa inanmayacaksın. Alım-satımdan para kazanmaya çalışırsan %100 kaybedersin. Zannederler ki millet çok para kazanıyor. Hepsi müşterimiz, tanıyoruz. Hepsi para kaybetmiştir. Gerçek yatırımcılar ise her zaman kazanmışlardır.

    Borsa hayatın gerçeğidir. Sadece ekonomik bir hadise değildir. Tabii ki borsayı çok büyütmeyeceksin, çok da küçültmeyeceksin. Borsa dediğin bir pazar yeridir. Bu kadar büyütmeyi gerektirecek bir şey yok. Yani olaya felsefi ve sosyal aşırı şeyler yüklemeyeceksin. Borsa dediğin ticaret, bir şey alıyorsun bir şey satıyorsun. Önünde sonunda bu gereklilikten çıkmış bir piyasadır. Nasıl borsa pazara gidip de elma, domates alıyorsan, oradaki ilişkiler neyse buradaki ilişkiler de temelde budur.

    Asuman Olgun Güreli (Aracı Kurum Yöneticisi)

    Benim yatırım stratejim, yatırımcının parasını kaybetmemek üzerine kuruluydu. Bunun için muhafazakar alım ve satım stratejisi uygulardım. Yatırımcıyı uzun vadede sağlıklı kazanç getiren şirketlere yöneltmek temel ilkem oldu. Bunun için temel analiz rasyolarını kullanmak, temettü verimlilik esasını dikkate almak, ayrıca şirket sahiplerinin şirketi yönetme biçimi ve mali bilançolarının şeffaflığını, geçmişi olan kurumsallaşmış ve profesyoneller tarafından yönetilen şirket modellerini dikkate almak, yatırım stratejimi belirleyen hususlardı.

    Yıllar ve dönemler itibarıyla karşılaştırmalı bilanço ve gelir tablolarının analizi yapılmadan hisse senedi alınmaz. Şirketin içinde bulunduğu sektörün potansiyeli, avantajlı-dezavantajlı yanları araştırılmalıdır. Sektörün uzun vadeli büyüme potansiyeli, kârlılığı ver sektördeki rekabet üzerinde durulmalıdır. Ancak uygulamada doğru zamanlama da çok önemlidir. Piyasada hangi hisse senetlerinin kimin elinde ve hangi şartlarda olduğu bilgisi önemli tabii. Teknik analizi pek bilmem, öğrenmek istemedim. Çok zevkli olduğu için bir zaman sonra grafikler üzerinden alım-satım alışkanlığı yaratabilir diye bu konuya uzak kaldım.
    Dışarıda insanlar


    Halil Güvener (İş İnsanı)

    Bende analiz olayı yok, ben gözü kara el sıkma işleri severim. Mesela Kapalıçarşı’da babadan, dededen, kalmalar vardır, kuruşuna bin defa yatar kalkar. Ben öyle borsacı olamazdım. Ben ekrandan Rusya’da kriz olmuş okuyorum ve taban taban malları satabiliyorum, bunun hesabını kafamda yapabiliyorum. Saniyede, hiç konuşmadan, düşmeden. Bunun zararını çekebiliyorum. Bütün bunların üstesinden geleceksin, göze batmayacaksın. Hızlı hareket etmeyeceksin, uçmayacaksın da. Dolduruşa getirirler, üç kuruş kazanmak için insanı kötü yöne sokarlar. Gayrimenkulüm olmasa 50 defa düz olur, zor duruma girer, belki bütün paramı kaybederdim. Borsada para kazanmadım ben, büyük para kaybettim. Çok mülklerim gitmiştir. Bunların içinde; çok acırım, çok üzülürüm, İstanbul’daki 16 bin konutluk arsama. 1995 yılı eylül ayında bankaya kalan borcumu ödemedim, 29 milyon Dolara almıştım. Gitti. Borsanın bana verdiği zarar büyük.

    15 kadar kurumla çalışıyordum ama sırf İş Bankası’ndan 150 milyon dolar çektiğimi bilirim. Ekranları da kendimiz kullanıyorduk. Yıl 1997. Emine diye bir broker vardı, çok pratikti. Bir gün beni aradı; “Piyasa çok kötü, borsa 800 puan ekside” dedi. 15 binli endekslerdeyiz. Ben “Kamu kağıtlarını kaldır. 50'şer bin lot alış yaz, kendi kağıtlarımı da kaldır, 250'şer bin lot alış yaz” talimatı verdim. Borsada bir anda bir alkış tufanı koptu. İmza benim imzam belli ve endeks 800 puan eksiden 700 puan artıya geçti, her şey ters yüz oldu. Yatırımcılara tavsiyem, kağıda aşık olmamaları. Kârı gördüğünde satmaları ve mümkün olduğu kadar IMKB-30 hisselerinde kalmaları. Bunları yaparlarsa uzun vadede para kazanırlar.

    Salahsun Hekimoğlu (Aracı Kurum Yöneticisi-Tiyatrocu)

    Benim için mali tahlil çok önemlidir. Mali tahlil olmadan hiçbir şekilde, hiçbir surette yatırım olmaz. Önce kağıt tespit edip sonra almak ya da satmak için fiyat aralığına bakardım. O hisse senedinin göstereceği performans beklentisi önemliydi. Burada borsa yatırımcısı diyebileceğim birisinden bahsetmek istiyorum. Bir müşterimiz vardı. Koç Holding, Koç Yatırım, Arçelik gibi sadece Koç hisseleri alırdı. Ben sattığını hatırlamıyorum. Hisseleri elden teslim alır, götürürdü. Kendisi saklardı. Bir gün bana “Bunları satalım fiyatı düşsün, alalım yerine koyalım” dedi. 1994–1995 yılıydı sanırım. “Peki ne kadar, ne var abi sende” dedim. İşte atıyorum şimdi, 5 bin tane Arçelik, 20 bin tane Koç Holding var, falan. Borsanın işlem hacmine baktım 700 tane Arçelik, 800 tane Koç Holding işlem görüyor. “Aman abi sakın böyle bir şey yapma, çöker burası” dedim. Çünkü bu düştü mü bunu düşürecek, o diğerini düşürecek, adam kâr edecek diye bütün millet zarar edecek. Ve yapmadı öyle bir şey. Ondan sonra bankalar kabul edemedi bu yatırımcıyı, çünkü saklamaya kasa yetiştiremediler, o kadar çoktu ki hisse senedi. Kendi evine özel bir kasa odası kurdu ve hisseleri orada sakladı. Sadece bizden işlem yapardı, borsa camiası da onu pek tanımaz… 30 sene hisse senedi toplamış, bir satalım diyor, ama hisselerden vazgeçmiyor, yine alıp yerine koyacak. Yıllar sonra bir gün geldi dedi ki; “Yüz bin dolar koydum ama paramı geri aldım, maliyetim sıfır ve hisselerin hepsi bedavaya geldi.” Anaparayı almış. Bir de temettü toplar, o topladığıyla da muhakkak yine hisse senedi alır. Böyle bir adam. Bence asıl borsacı terimini hak eden bu yatırımcıdır.

    İlhan İzibelli (Aracı Kurum Yöneticisi)

    Şirketler hakkında detaylı bilgi sahibi olmak, şirketlerin kendi içerisinde sektörel dağılımını yapmak önemlidir. Kısa süreli yatırım bende yoktur, hisse senedi alırken müşterilere şöyle derim: “Bir kumbaraya para biriktiriyorsunuz. Erzurum’un bilmem ne köyünde bir arsa aldın, hatta alırken kandırdılar, çok pahalı sattılar, 2–3 yıl daha orayı ne alabilir ne de satabilirsin. Bunu düşünerek hisse senedi alın. Ama 3 gün sonra piyasanın ve senin bilgin dışında mükemmel kazançlar ortaya çıkabilir, o zaman sen bilirsin, istersen satabilirsin.” Hisse senedine kesin uzun vade, biriktirme, bu şirkete güvenme, piyasaya inanma amacıyla girilmeli. Ben tarihin her döneminde hisse senedi ve banka mevduatındaydım. Benim yaptığım gibi, borsadan kazandığının yarısını çekip emlak alanlar hep olmuştur. Kazandığının bir bölümünü borsa dışına çıkararak ve likit olmayan varlıklara yatırarak ancak kurtarabiliyorsun. Uzun vadede yanına kâr kalan o oluyor. Böyle yapanlar tarihin her döneminde iyi kazanmışlardır.

    Muharrem Karslı (İlk İMKB Başkanı)

    İş Bankası Menkul Kıymetler Müdürlüğü’nden bu yana hisse senedi yatırımının temiz, güzel bir yatırım olduğunu düşündüm. Bütün ikramiyelerimi, jestiyonlarımı hep hisse senedine yatırdım. O yatırım şekli en iyi yatırımdır aslında. Elinize geçen paralarla diyelim her 1.000 liralık hisse senedi alıp bir tarafa koyarsanız, zamanla şirketler geliştikçe temettüdür, sermaye artırımıdır, mutlaka kazanırsınız. Borsada oynamaya kalkarsanız bugün kazanırsınız, yarın hepsini birden kaybedersiniz. Bu çok iyi konsantrasyon isteyen, çok iyi bilgi isteyen, bunlar da yetmez kabiliyet isteyen bir iştir. Aileler için, işini gücünü bırakıp borsada oynayamayacak kişiler için, hisse senedi çok iyi bir yatırımdır. Amerika’da işsizşik fazla bir sorun yaratmıyor artık. Neden yaratmıyor? Bütün ailelerin hisse senedi var. Diyelim ki Ford artık fabrikalarını kapatıyor, nerede üretiyor? Türkiye’de veya Çin’de üretiyor. Bu Amerikan işçisinin aleyhine ama şirketin lehine oluyor. Amerika’da bir arabayı 20 bin dolara mal ederken, burada 15 bin dolara mal ediyor. Şirketin işçisi istihdam olarak bundan zarar görüyor ama hisse senetleri varsa, alıp bir kenara koymuşsa ondan yararlanıyor. Borsa başkanıyken gazetecilere bir toplantıda “Benim de hisse senedim var” diye söylemiştim. İyi yatırım olduğunu, halka basın vasıtasıyla intikal etsin de, halk gelsin yatırım yapsın diye söylerken, üç tane gazeteci bunu istismar etti. “Borsa başkanının da portföyü var, demek ki oynuyor” diye. Hisse senedi sahibi olmak başka, oynamak başka. Ben bir taraftan borsayı kuruyorum, bir taraftan idare ediyorum, bir taraftan da kitabını yazıyorum. Böyle bir çalışma esnasında ben nasıl konsantre olayım da borsada oynayayım, batarsınız o zaman.
    Muharrem Karslı


    Atilla Köksal (Fon Yöneticisi)

    Yatırım stratejimizin temelinde, değerinin düşük olduğunu belirlediğimiz hisseleri orta vadeli bir perspektif ile satın almak ve yatırım yaptığımız şirketin performansını sürekli takip etmek yatar. Yöneticilerini yakından tanımadığımız şirkete yatırım yapmayız. Yatırım yaptığımız şirketlerin faaliyet raporlarını, iş modellerini ve orta ve uzun vade stratejilerini detaylı bir biçimde inceleriz. Ancak karar sürecimizde en önemli aşama şirket ve ortakları ve şirket yöneticileri ile yüz yüze yaptığımız görüşmelerdir. Genel anlamda iyi yönetilen, halka açıklığın ve yatırımcı haklarının önemini anlamış şirketlere sıcak bakıyorum. Şirket ortaklarının şahsi hesaplarına sürekli alım-satım yaptığı, diğer yatırımcıların çıkarlarının kollanmadığı şirketlerin hisselerinden uzak duruyorum. Ayrıca iş modeli olan yanlış olan ve uzun vadedede başarılı olması mümkün olmayan şirketlere kesinlikle yatırım yapmıyorum.

    Asil Onay (Aracı Kurum Kurucusu)

    Olaylara herkesin baktığının tam tersi yönde bakmaya çalışırım. Herkesin hurra yaptığı bir anda ters bir şey görmeye çalışırım. Gazetelerin ilk sayfaları ne zaman halka al dedirtiyor ya da ilgi çektiriyor, bu piyasanın bittiğinin göstergesi. Gazetelerin ilk sayfalarında, tamamen bilerek, ters haberler verildiğini gördüm, yaşadım. Tamamen bilgiyi çarpıtarak, istediğiniz kadar söyleyin vatandaş yine almaya gidecek; bu Amerika’da da böyle Türkiye’de de böyle. Onun için burası; herhangi bir doktorun, bir mühendisin, bir öğretmenin ya da bir işçinin kendi dünyasından gördükleriyle alım-satım yapacağı bir yer olmamalıdır. Burada mutlaka profesyonellerin işlem yapması gerekir.

    Feyyaz Öncel (Fon Yöneticisi)

    Benim portföy yönetim yönetim stratejim taktik aktif yönetimidir. Ben makroekonomik koşullardan başlayarak mikro koşula kadar klasik analiz yöntemini kullanırım. Yani ilk önce makroekonomik iklimi kontrol ederim, yatırım yapmaya müsait mi, diye. Ondan sonra yatırım yapmaya müsait sektörleri tespit ederim. O sektörlerin içinde en iyi yönetilen, büyüme potansiyeli yüksek, bir hikayesi olan firmayı bulmaya çalışırım. Sonuçta borsa, değerlerle fiyatlar arasındaki ilişkiyi kurma işidir. Değerler ile fiyatlar çok az üst üste gelirler. Genellikle fiyat ya değerin altındadır, ya değerin üstündedir. Önemli olan fiyatı değerinin altında olan hisse senedini bulup değerine kadar tutmak, genellikle değerinin üstüne çıkarlar, o zaman satmak ve tekrar değerinin altında fiyatı olan bir hisse senedini aramak işidir. Ama bu çevre koşullarıyla ilgili olduğu için makro ekonomiyi de işin içine katmak zorundasınız. Yani makro ekonomik koşullar, şirket çok iyi olsa da, o dönem yatırım yapmaya müsait olmayabilir.

    Hisse senedi satan insanlar


    Pamir Sezener (Fon Yöneticisi)

    Ben teknik analize çok inanan, beceren biri değilim. Daha ziyade uzun vadede değer artışı ifade eden şirketlere yatırım yapmayı tercih ederim. Eskiden hep izlediğim ama son dönemde o noktadan ayrıldığım bir stratejim vardı; genelde Endeks 30, hatta Endeks 10'un dışına çıkmazdım. Makro ekonomik dengeleri kollarım, buradaki değişimleri iyi yansıtacak şirketlere, özellikle bankalar, büyük sanayi şirketleri, onlara yatırım yapmayı severim. Kendimi eleştirdiğim noktalar ise… Stop-Loss kavramım biraz zayıftır, yani inatçıyımdır, “kol kesip çıkmak” gerektiğinde biraz yavaş davranabilirim. Teknik analizin kesinlikle önemli olduğuna inanıyorum ama kendimi o konuda çok yeterli görmüyorum. Temeli sağlam olan senetler teknik analizle de desteklenirse o zaman daha agresif pozisyon açarım. Piyasa kötüye gidiyordur ama kağıdın temel analizini beğendiysem belli bir dönem acı çekmeyi göze alır, pozisyonumu kapatmam. Mümkün olduğu kadar ana kağıtlardan ayrılmam. Çıkış stratejisi olarak da genellikle kendime fiyat hedefi koyarım.

    İlhami Suaydın (Aracı Kurum Ortağı-İş İnsanı)

    Genel olarak portföyümün %50'si, hatta %70'i beklemeli kağıttır. Bekleme dediğim 1 yıl, 9 ay gibi, ama bakarsınız bir ay sonra satarım. Var olan tüm bilgileri değerlendiririm. Ekonominin gidişinden hangi sektörün ön plana çıkacağına, bu sektörün içinde hangi kağıdın en fazla getiri sağlayacağına, bilançosuna, nakdine, yatırımlarına bakarak bir kağıt belirlerim. Olması gereken fiyatı ve zaman dilimini de belirlerim. Ama fiyat hedefi daha önce gerçekleşirse satarım, beklemem. Kağıtta yeni bir gelişme varsa ona dikkat ederim. Zararda da aynı şekilde davranırım. Sektöre, şirkete ya da bilançoya dair kötü bir haber yoksa satmam beklerim. Biz, aslına bakarsanız şirketlerin gölgesiyiz, gölgeleri alıp satıyoruz. Eşeğin sahibi olanlar, eşeği nereye döndürüyorlarsa biz gölgesini alıp satıyoruz. Bizim karar mekanizmasına dahil olmamız ya da bir yaptırımımız yani kararlara bir müdahalemiz, oy hakkımız yok ki. İşlem hacmi düşük ve likit olmayan hisse senetlerini potansiyeli olsa bile almıyorum. Analiz yöntemi olaraksa piyasa zamanlaması, değer analizi, sektör, bilanço, dipnotlar ve şirketin gele

    3 gün önce
  • PRP Tedavisi Nedir?

    Kendi kanınızdan elde edilen trombositten zengin plazmalarla uygulanan PRP (Platelet Rich Plasma), birçok hastalığın tedavisinde kullanılıyor. - Acıbadem Hayat

    34 gün önce
  • Android Telefonlarda Kaliteli Fotoğraflar Çekmek İçin Basit Ama Etkili 8 Ayar

    Akıllı telefonlar sayesinde artık hepimiz telefon fotoğrafçısı olduk. Fotoğraf makinelerine ihtiyaç duymadan harika fotoğraflar çekebiliyoruz. Biz de Android telefonlarda daha kaliteli fotoğraflar çekebilmeniz için kamera ayarları hakkında size

    51 gün önce
  • Bitcoin i 1 dolarken keşfetti, şimdi milyarder! İşte Jeremie DaVinci nin inanılmaz hikayesi

    On yıl önce, 9 Mayıs 2013 te bir adam herkese yalnızca 1 dolar değerinde Bitcoin satın almasını tavsiye etti. Bu kişi, ancak kripto para birimi tarihinde inkar edilemez bir iz bırakan bir karakter olan Jeremie DaVinci ydi. İşte kripto mucizesini ilk keşfedenlerden birinin hikayesi...

    57 gün önce
  • Alzheimer Teşhisinde Kullanılacak Yapay Zekâ Modeli Geliştiren 17 Yaşındaki Simay Yüksel ile Konuştuk: “En Zorlandığımız Şey Önyargılar ve Küçümsemelerdi!”

    Geçtiğimiz günlerde, Simay Yüksel isimli genç bir lise son sınıf öğrencisi çok büyük bir başarıya imza atarak Alzheimer ve demans gibi hastalıkların erken teşhisinde rol oynayacak önemli bir çalışmaya imza attı.

    60 gün önce
  • Tekstilde tası tarağı toplayan Mısır a göçüyor

    Son yıllarda hızla artan üretim maliyetleri tekstil sektörünü zorluyor. Şirketlerin bulduğu çözüm ise üretimi yurt dışına kaydırmak. Burada da üretim maliyetleri Türkiye nin üçte biri seviyesindeki Mısır öne çıkıyor.

    60 gün önce
  • Haluk Levent e Vatanseverlik Ödülü

    Bu yıl ağırlıklı olarak 2023 te meydana gelen Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremleriyle, Kuzey Kıbrıs Cumhuriyeti nin sesini uluslararası platformlarda duyuranlara verilen Vatanseverlik Ödülü ne layık görülen isimler arasında Haluk Levent de yer aldı. Levent konuşmasında; "Hangi siyasi partiye, düşünceye ait olursanız olun ama milli olun, şeklinde benim de düşüncelerim vardır. Milli duruş önemlidir" ifadelerini kullandı

    60 gün önce
  • Doğa bize bir şey anlatmaya çalışıyor: Yengeçler bile artık kabuk olarak plastik kullanıyor

    Etrafımızı saran plastik sorunu o kadar büyük bir hale geldi ki, doğadaki diğer canlılar bile bu sorundan nasibini alıyor.

    64 gün önce
  • Liverpool, İngiltere'den Dört Genç Adam Amerika'ya Geliyor ve Rock And Roll Müziğini Yeniden Diriltiyor

    7 Şubat 1964. Tüm Avrupa'da, özellikle de kendi ülkeleri İngiltere'de büyük sansasyon yaratan yeni bir grup, New York'taki JFK Havaalanı'na indiğinde binlerce hayranı çığlıklar atıyordu. John Lennon, Paul McCartney, George Harrison ve Ringo Starr, aynı anda başka birinin, muhtemelen de Başkan'ın geldiğini düşünürken, tüm bu çocukların onları görmeye geldiğinden habersizdi.

    64 gün önce
  • Türkiye’nin zirvesinde onlar var: Ülkenin en zengin ilk 10 internet şirketi belli oldu

    Nesine, Trendyol ve Hepsiburada, gelirinin tamamını internetten elde eden en büyük 100 şirket arasında ilk 3’ü paylaştı.

    67 gün önce
  • Fenerbahçe nin Milli Mücadele ye etkisi

    Kurtuluş Savaşı sırasında Fenerbahçe Spor Kulübü'nün Kuvâ-yi Milliye'ye silah, cephane temin etmesi ve İstanbul'daki işgal kuvvetlerinin takımlarıyla yaptıkları maçları kazanarak moral vermesi suretiyle Milli Mücadele'de nasıl önemli bir rol oynadığı 'Zaferin Rengi' ile beyazperdeye yansıyacak. Film, Fenerbahçe'nin İngiliz karma takımıyla oynadığı General Harington Kupası maçını kazanmasının ne kadar önemli olduğunun altını da çiziyor.

    67 gün önce
  • Türkiye de yalnız yaşayanların sayısı 5,2 milyona yükseldi

    Türkiye de tek kişilik hane halkı sayısı son 10 yılda yüzde 77,2 arttı, 2023 te yaklaşık 5,2 milyon oldu. Hane halkları en çok İstanbul da, en az Bayburt ta bulunuyor.

    67 gün önce
  • İnşaat betonunda çipli takip yaygınlaşıyor

    Güvenli binalar ve şehirler oluşturulması için beton kalitesinin çip yardımıyla elektronik ortamda denetlenmesi amacıyla geliştirilen Elektronik Beton İzleme Sistemi EBİS, 433 bin yapıda kullanıldı.

    67 gün önce
  • Ev sahibi-kiracı arasındaki yeni sorun: Depozito İadesi

    Ev sahibi- kiracı anlaşmazlıklarına bir yenisi eklendi. Zam oranında anlaşamayan kiracılar evden çıkarken, şimdi ise depozito konusuna takıldı. Evi tahliye eden kiracıya depozitosu ödenen bedelle mi, güncel değerle mi iade edilir? Ev satıldıysa ödemeyi kim yapar? Detayları Avukat Fatma Kübra Karaoğulları anlattı.

    67 gün önce
  • Eski Hollanda Başbakanı eşiyle hayata veda etti

    93 yaşındaki eski Hollanda başbakanı Dries van Agt ile eşi Eugenie ötanazi ile yaşamlarına son verdi. 70 yıldır birlikte olan çiftin ölümü, Hollanda da giderek artan "ikili ötanazi" eğiliminin bir parçası olarak görülüyor.

    67 gün önce
  • Büyükbaş ve küçükbaş hayvan sayısı azaldı

    Büyükbaş hayvan sayısı 2023 te bir önceki yıla göre yüzde 2,6 azalışla 16 milyon 583 bine, küçükbaş hayvan sayısı da yüzde 6,9 düşüşle 52 milyon 363 bine geriledi.

    68 gün önce
  • Türkiye’nin en hızlı büyüyen 100 şirketi belli oldu

    Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) öncülüğünde, Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) ve TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi (ETÜ) iş birliğinde, şirketlerin 2019-2021 arası 2 yıllık ciro artışı dikkate alınarak yapılan Türkiye’nin en hızlı büyüyen 100 şirketi yarışması sonuçlandı.

    68 gün önce
  • Ruslar kaçtı, Antalya da kiralar yüzde 15 geriledi

    Rusya ve Ukrayna savaşı sonrası bu iki ülkeden yoğun göç alan Antalya daki yerleşik yabancı nüfusu, son 1 yılda 40 bin azaldı. Oturum izinlerinin uzatılmaması, yeni gelenlere izin verilmemesi, konut ve kira fiyatlarındaki yüksek artış nedeniyle Antalya dan Dubai ve Sırbistan a yoğun göç yaşanıyor.

    68 gün önce
  • Prof. Gül İrepoğlu’nun 'İstanbul'un Resmi' kitabı çıktı

    Sanat tarihçisi ve yazar Prof. Dr. Gül İrepoğlu’nun Türkiye İş Bankası Resim Heykel Müzesi’nin ilk süreli sergisi İstanbul’un Resmi’ne de adını veren kitabı RHM Dükkan ve İş Kültür Mağazalarında satışa çıktı.

    75 gün önce
  • Vizesiz gidebileceğiniz Ege'nin Gizemli Cenneti: Patmos Adası

    On İki Ada’nın en kuzey noktasında bulunan Patmos Adası, görkemli dünyasıyla sizleri büyülemeye hazır.

    75 gün önce
  • Vizesiz gidebileceğiniz Ege'nin Gizemli Cenneti: Patmos Adası

    _Reklam Birimi_